Yüzüstü Bırakmak
-
birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak
- "Dişçi, kendini yüzüstü bir kanepeye attı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Altı hücreyle cümle kapısının taş kemeri, kalın meşe tahtasından kapı kanatları yüzüstü kaldılar." (Kemal Tahir)
-
bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek
- "Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)